Türkiye barış istiyor. Anneler, babalar evlatlarını bayrağa sarılı tabutlar içinde görmekten isyan noktasına geldiler. İçi boş sloganlarla kendileriyle neredeyse alay edildiğini anladılar. Ne demek “ şehitler ölmez vatan bölünmez”? 20’li yaşlarda gençlerimiz, subaylar, polisler, korucular toprağa diri diri mi gömülüyorlar? Doğu ve Güneydoğunun bazı bölümlerinde yasa, kural, düzen ne kadar geçerli? İktidar kanın durması, barışın, sağlanması, kardeşçe bir yaşamın ülkenin her yerine egemen olması için doğru bildiği yolda ilerlemeye çalışırken, şehit ailelerinin göz yaşları ve kanla beslenenler, ne yapılanı beğeniyor ne de kendi çözüm önerilerini ortaya koyuyorlar. Eski bir deyimle “kifayetsiz muhterisler” sadece eleştirirler. İktidarın yaptıklarının ne kadarı doğru? Bunu zaman gösterecek. Belki tüm yaptıkları doğrudur ve beklenen sonuç alınır. Nedir ki, yapılanların istenen sonuçlara ulaşması için muhatapların belirli, tutarlı, ciddi ve samimi olmaları gerekir. Belirli mi? Kimlerle konuşulduğu halka açık olarak anlatılıyor mu, yoksa halk kandırılıyor mu? Yetkililer diyorlar ki: “ İmralı ile konuştuk” İmralı Marmara’da bir adadır. Eğer konuşabilseydi, önce idam edilen Menderes, Zorlu ve Polatkan’nın çöplüğe gömülmesine isyan ederdi. Ada konuşmaz, konuşulan Abdullah Öcalan’dır. Yine yetkililer diyorlar ki:: “Kandil ile konuştuk” Kandil de dağdır, onunla da konuşulmaz. Daha önce bir dağın konuştuğunu ne gördüm ne de duydum. Konuşulan, Murat Karayılan’dır. Önce şu muhatapları soyutluktan kurtarıp belirgin hale getirelim. Öcalan ve Karayılan’ın tutarlı ve ciddi oldukları söylenebilir mi? Bir hapiste, diğeri dağda silahlı militanların başında bekliyorlar. PKK‘nın kent ve dağ yapılanması hakkında medyada çıkan haber ve rakamların hiç birini ciddiye almıyorum. PKK’nın ve TBMM içindeki temsilcilerinin tek amaçları var: her türlü cambazlığı yapıp Öcalan’ı hapisten kurtarmak. Bunu yaparken de Öcalan’ın yaşamını garantiye almak. PKK’lıları aptal yerine koymak en büyük aptallıktır. Öcalan’ın arkasındaki Vatikan, ABD ve AB.desteğini görmemekse körlüktür. İktidar çok büyük bir strateji hatası yaparak Suriye ve Irak sınırlarını PKK denetimine bırakma aymazlığına saplanmıştır. Başer Esed’in varlığı Suriye ile sınırlarımızın güvenliği için önemliydi. Suriye’yi karıştıran ve kan döken katil sürüsü .”özgür Suriye” için değil parçalanmış Suriye için , yakıyor, yıkıyor, öldürüyorlar. Parçalanmış Suriye’den en büyük pay, kurulması planlanan Kürdistan’a verilecektir. Arkasından da Türkiye’den oldukça büyük bir parça koparılacak ve ABD’nin yıllardır planladığı Kürdistan gerçekleşecektir. Türkiye bu planın farkında mıdır? Eğer farkında değilse, önümüzdeki aylarda “akil adamlar” oltanın ucuna takılan yem olmaktan başka işe yaramazlar. Çok önemli bir kural göz ardı ediliyor. Sıkılı yumrukla el sıkışılmaz. PKK’nın ve görüşmecilerinin yumrukları sıkılı ama barışa da fazla teşne görünüyorlar. Halk barışı istiyor. Hepimiz barışı istiyoruz. Basılan karakollar, yollara döşenen mayınlar, öldürülen masum insanlar büyük rahatsızlık veriyor. Hepimiz barışa yürekten evet diyoruz ama Kürdistan’a da hayır diyoruz. Toplam nüfusumuzun sadece % 10’u kadar bir gurubun Türkiye’yi bölmesi kimsenin yararına olmaz. Ne bölünenin, ne de bölmeye çalışanın..
ORHAN SELEN Genel Başkan Yardımcısı |