Doğru Yol Partisi
  Son Dakika :   
 
 
 
ANASAYFA
GENEL BAŞKAN
VİDEOLARI
DANIŞMANLARI
PARTİ KURUCULARI
BAŞKANLIK DİVANI
GENEL İDARE KURULU
MKYK
Y.HAYSİYET DİVANI
İL BAŞKANLARI
İLÇE BAŞKANLARI
RESİMLER ve LOGO
TÜZÜK
PROGRAM
ZİYARETÇİ DEFTERİ
İLETİŞİM





KÜRTÇE EĞİTİM ÜZERİNE

Yaklaşık yirmi yıl önce Kürtçe eğitim, kimi kesimlerde kimi kişilerce dillendirilmeye başlandı; bugünlerin altyapı hazırlıkları yapıldı. Bu dillendirilmeler ve altyapı hazırlıkları, 2001 yılı sonu ile 2002 yılı başlarında doruğa ulaştırıldı.
Burada yeniden yayınlamış olduğum bu yazı, işte o günlerde yazıldı ve ‘’Yeşil Kalecik Gazetesi’’nin 29 Ocak 2002 tarihli nüshasında ilk kez yayınlandı. O tarihlerde yaşları küçük olan ve bugün delikanlı olanlar ile o zamanlar okuma fırsatı bulamamış olanların ibretle okumalarını ve üzerinde düşünmelerini öneriyorum.
Geçtiğimiz hafta on bini aşkın kişi ayrı ayrı düzenlemiş oldukları dilekçeler ile çeşitli kurumlara başvurdular. Bu kuruluşlar arasında üniversiteler, çeşitli okullar, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Dilekçe Komisyonu gibi kurum ve kuruluşlar var. Buralara kadar ulaşan ve sayıları on binin üzerinde olduğu söylenen bu dilekçelerin içeriği; Kürtçe eğitim hakkının ülke çapında tanınması.
Birtakım düzenleyiciler tarafından böyle bir eylemin yapılacağı ve bu eylemi, benzer başka eylemlerin takip edeceği aylar öncesinden bilinmekteydi. Devletin istihbarat birimlerinin ve bir kısım meslektaşımın elinde bunu onaylayacak belgeler mevcut olduğu gibi, benim de konu ile ilgili çok önceden sağlam duyumlarım vardı. Daha da ötesi, geçtiğimiz ay başlarında (2001 Aralık) meslektaşım değerli gazeteci Sebahattin Önkibar, Star Gazetesindeki köşesinden böyle bir dilekçe eyleminin PKK tarafından talimatlandırıldığını kamuoyuna adlı adınca duyurdu.
Konu, geçtiğimiz hafta içerisinde güncel basında yer aldı. Eylemi kınayanlar olduğu gibi, destekleyenler de oldu. Hatta bir kısım basın mensupları Devletin dikkatini çekerek bu eylemin siyasal bir kulvarda yürüdüğünü, bu durumun demokratik anlayış içerisinde çözüme kavuşturulması gerektiğini, Avrupa Birliği (AB)’nin konuyu hassasiyetle ve dikkatle gözlemlediğini yazdı.
Konuya sahip çıkan Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) (*) ile Kürt kökenli milletvekillerinin bazıları da olayın kendiliğinden geliştiğini, herhangi bir düzenlemenin ya da zorlamanın sonucu olmadığını ve Kürtçe eğitim hakkının gayet masumane bir demokratik hak olduğunu ısrarla savunmaktalar.
Ben şahsen gerek sağlam duyumlarımdan gerek gözlemlerimden, bu olayın PKK ve yurt içindeki yandaşlarından kaynaklandığı ve bazı masum ve samimi yurttaşlarımızın da buna alet edildiği kanısındayım.
Konu halen tartışılıyor ve kanımca yanlış yönden tartışılıyor. Yurtiçindeki savunmacılar konuyu Kürtçe’nin bir dil olduğu, bir kısım yurttaşlarımızın ana dili olduğu ve dolayısıyla da bu insanların ana dillerinde eğitim yapmalarının demokratik bir hak olması gerektiğinde yoğunlaştırıyorlar. Maalesef bir kısım aydınlarımız, siyasilerimiz ve Devlet adamlarımız da aynı konu üzerinde yoğunlaşarak karşı tezler üretmeye kalkıyorlar.
Bana göre konu, Kürtçe’nin bir dil olup olmaması, Kürtler’in etnik bir grup olup olmaması değildir. Konu, Türkiye’de yaşamakta olan ya da Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan Kürtler’in etnik bir grup mu, bir azınlık mı olduklarıdır.
Uluslararası Hukuk (Devletler Özel Hukuku) kuralları –insan hakları açısından- bir insanın yaşadığı ülkedeki statüsüne bakar. Bir insan yaşadığı bir ülkede a) yurttaş, b) azınlık, c) geçici olarak statü kazanır.
Sıralamanın en sonundan başlayarak irdelemeye çalışalım. Bir insan bir ülkede geçici statüde (turist, görevli, tedavi amaçlı, iş amaçlı, vb) o ülkedeki hakları son derece kısıtlıdır. Yani o ülkenin ona tanıdığı kadar hak sahibidir ve hakların düzenlenmesinde Devletler Özel Hukuku kuralları uygulanır.
Bir insan bir ülkede azınlık statüsünde bulunuyorsa o insan ülkenin yurttaşı kabul edilmekle birlikte yurttaşlık haklarından tümüyle yararlanamaz ve hakların düzenlenmesinde kendisini azınlık kabul etmiş olan uluslararası ya da ikili anlaşmalar kuralları uygulanır. Örneğin, Yunanistan’da yaşayan Batı Trakya Türkleri, Yunanistan yurttaşı sayılmakla birlikte, Lozan Anlaşması hükümlerine göre azınlık statüsünde bulunduklarından, bir Yunan yurttaşının tüm haklarından yararlanamazlar; hakları anlaşma hükümleri gereğince düzenlenir. Yunan okullarına öğrenci olarak kabul edilmezler, kendi okullarında eğitim görmek ve aynı zamanda Türkçe’nin yanı sıra Yunanca’yı da öğrenmek zorundadırlar. Devlet memuru olamazlar. Askerliklerini yedek subay olarak yapamazlar, er olarak yaparlar. Muvazzaf subay, astsubay olamazlar. Hakim, savcı olamazlar. İstedikleri yerde yerleşemezler, ikamet edemezler. Yapı – imar izinleri yok denecek kadar kısıtlıdır. Serbestçe ticaret yapamazlar. Milletvekili Genel Seçimlerine ve yerel seçimlere istedikleri ölçüde katılamazlar, ancak kendi kontenjanları olan milletvekillerinin ve yerel yöneticilerin seçimi için oy kullanabilirler; serbestçe ve istedikleri yerden aday olamazlar. Çünkü, onlar ayrıcalıklı, kısıtlı yurttaşlardır. Çünkü, onlar azınlık statüsündedir. Onlara Yunanistan’da yurttaş olarak süresiz yaşama hakkı verilmiştir ama kendi içlerinde, kendi kendilerine olmak kaydıyla. Bir başka deyişle onlar, yurttaşlığın tüm yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadırlar buna karşın, yurttaşlık haklarının tümünden yararlandırılmazlar. Onlar kendi okullarını kurmak, kendi dillerinde –Yunanca da öğrenmek kaydıyla- öğrenim yapmak zorundadırlar. Onlar askerlik yapmak zorundadırlar ama rütbe alamazlar. Onlar kendilerine tanınan kontenjan kadar milletvekili seçebilirler ve ancak bu milletvekilleri için oy kullanabilirler. Onlar istedikleri yere istedikleri zaman istedikleri nitelikte ibadethane açamazlar, ancak Yunan Hükümetinin izni kadar açabilirler, izin verilen ölçüde din görevlisi görevlendirebilirler. Buraya kadar yazdıklarıma itirazı olan varsa, Gümülcine Kentine bir göz atsınlar. Gümülcine’de Yunan asıllı yurttaşlar modern yapılarda otururlar. Türk asıllı Yunan yurttaşlar ise gecekondu misali döküntü yapılarda otururlar. Yunan asıllıların imar izni alma istediği gibi yapı yapma, istediği yerde oturma hakları vardır; Türk asıllıların ise yoktur.
Örnekleri çoğaltmak olası ama bir de azınlık olmayıp değişik etnik gruplardan oluşan yurttaş statüsüne sahip milletlere bir göz atalım. Tam yurttaş statüsüne sahip olanların o ülkedeki hakları Anayasalar ile düzenlenir. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri (ABD), yeryüzünde en fazla etnik grubu bünyesinde bulunduran bir ülkedir. Ancak, bu ülkede kimsenin etnik kökenine bakılmaz, kimse azınlık statüsünde değildir, herkes tüm hak ve yükümlülükleri ile birlikte yurttaş statüsündedir. Ülkede tek bir resmi dil vardır; İngilizce (kimilerine göre Amerikanca.) Hiçbir ABD yurttaşı benim etnik kökenim şudur, şu millettir, şu aşirettir, şu gruptur öyle ise benim anadilim de budur, anadilde eğitim almak benim en doğal, en demokratik hakkımdır, diyemez; bu düşünce ile ortaya çıkamaz; aksi halde büyük cezalar alır. Ülkedeki Eğitim Bakanlığı denetimindeki tüm okullarda öğrenim dili Amerikanca’dır. Ülkedeki tüm resmi yazışmalar Amerikanca yapılır, tüm resmi görüşmelerde ve toplantılarda Amerikanca konuşulur. Herkes resmi dili öğrenmek, resmi dil ile işlem yapmak zorundadır. Hiçbir ABD yurttaşı ya da kuruluşu, kurumu, etnik kökenlerini yaşatmak, kültürlerini yaşamak, yaşatmak gerekçesi ile bile olsa, resmi olarak anadillerinde eğitim veren bir öğretim kurumu açamaz, anadiller okullarda seçmeli ders olarak okutulsun diyemez, zorlama yapamaz, Devlet televizyonundan etnik anadil ile yayın yapamaz. Kendi anadilini öğrenmek isteyenler kendileri kurs açarlar, özel yayınlar yaparlar, öğrenirler, öğretirler, özel toplantılarında bu dili konuşurlar, buna da kimse karışamaz.
Yine bir başka örnek de Rusya’dır. Günümüz Rusya’sı halen federal bir devlettir; birçok milletten, birçok aşiretten, boydan oluşur. Her birinin dili, lehçesi farklıdır. Çeçenistan Cumhuriyeti, İngus Özerk Cumhuriyeti, Yakut Özerk Cumhuriyeti, Çukçi, İrkutak, Evenki, Taymır, Yamola – Nerets, Hantı – Mansi özerk illeri ya da özerk birimleri Rusya Federasyonu üyeleridir. Her birinin anadili farklıdır ancak, Rusya Federasyonu’nun anadili Rusça’dır. Hiçbir etnik dil, Rusya’da resmi olarak okutulmaz; okullarda seçmeli ders olarak verilmez. Tüm resmi yazışmalarda Rusça kullanılır, resmi toplantı ve görüşmelerde Rusça konuşulur.
Bir başka örnek de federal bir devlet olan birçok kabileden ve kıta dışı etnik gruptan oluşan Brezil’yadır. Brezilya, Grosso, Minas, Parana, Sao Paulo, Mato, Goias, Bahai, Piaul, Paraiba, Permambuco, Ceara, Maranhao, Amapa, Para gibi devletlerden, eyaletlerden ya da özerk bölgelerden oluşmuştur. Ülkede sayıları yüzleri aşan dilleri, örfleri, kültürleri ayrı yerli kabile vardır. Resmi dil ise Portekiz’cedir. Hiçbir yerel yada etnik dil hiçbir şekilde okullarda okutulmaz, resmi yazışmalarda kullanılmaz, resmi toplantı ve görüşmelerde konuşulmaz.
Ne ABD’de, ne Rusya’da, ne Brezilya’da ve de ne bir başka ülkede, Türkiye’de olduğu gibi kimse ortalara çıkıp, benim anadilim şudur, ben bu dilde eğitim almak istiyorum, ben adetlerimi, örfümü, kültürümü yaşamak istiyorum diyemez. Herkes bir ülkenin yurttaşıdır, o ülkenin anayasası, yasaları ile üniter yapıya bağlıdır. İsteyen işi ifrata, gösteriye, istismara kaçmadan, siyasi malzeme yapmadan, insanları birbirlerine düşürmeden kendi kendine öğrenir, öğretir, okur, yazar, yayınlar, konuşur. Buna da kimse karışmaz. Bu böyle olduğu sürece toplumsal kabul görebilir, aksi halde toplumsal tepki görebilir ki, bu tehlikelidir.
Anadilde eğitim isteyenler ya yasalara, toplumun diğer unsurlarına saygılı olup, bunu kendi olanakları ile yapacaklar ya da eşit yurttaşlık haklarından vazgeçip, tıpkı Yunanistan’da Batı Trakya Türkleri’ne uygulanmakta olan azınlık statüsüne geçeceklerdir.
Atatürk, bu ülkeyi ve bu milleti şöyle tarifler: ‘’Misakı milli sınırları içinde yaşayan halka, Türk denir. Bu halkın kurmuş olduğu devlete ise Türkiye Cumhuriyeti denir.’’
Türkiye Cumhuriyeti’nin ise dili Türkçe’dir.

Dr.Hasan Fikret TÜRKEL
Genel Başkan Yardımcısı
AR-GE Başkanı

Dr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 3.2.2012
 
Eklenen Yorumlar 
Dr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd Yazıları
BAŞÖĞRETMEN ATATÜRKDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 3.3.2012 Devamı
ATATÜRK'ÜN YAŞIDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 18.2.2012 Devamı
TABİATDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 27.1.2012 Devamı
SEVGİ ve BARIŞ ANITIDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 24.12.2011 Devamı
A'dan Z'ye DERSİM OLAYIDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 4.12.2011 Devamı
GAZETE BAŞLIKLARINDANDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 5.2.2011 Devamı
BİLMEYENLER İÇİN ADNAN MENDERESDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 4.1.2011 Devamı
BAŞÖĞRETMEN ATATÜRKDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 23.11.2010 Devamı
ATATÜRK’ÜN YAŞI?Dr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 9.11.2010 Devamı
BİTLİ ŞİİRDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 8.11.2010 Devamı
Sayfalar : 1  

 

 

 
İçimizden

BİZE YAZIN

Her Hakkı Saklıdır. DOĞRU YOL PARTİSİ© 2010 Tasarım : Linear Yazılım

LİNEAR YAZILIM