Doğru Yol Partisi
  Son Dakika :   
 
 
 
ANASAYFA
GENEL BAŞKAN
VİDEOLARI
DANIŞMANLARI
PARTİ KURUCULARI
BAŞKANLIK DİVANI
GENEL İDARE KURULU
MKYK
Y.HAYSİYET DİVANI
İL BAŞKANLARI
İLÇE BAŞKANLARI
RESİMLER ve LOGO
TÜZÜK
PROGRAM
ZİYARETÇİ DEFTERİ
İLETİŞİM





GAZETE BAŞLIKLARINDAN

Türkiye’de demokrasi güçleniyor.
Güçlenen demokraside ıslıklara, protestolara tahammül yok.
Protestolar adeta bir milli sorun haline geliveriyor ülkenin, siyasetin gündemine oturuyor.
Birileri bundan öyle mahçup, öyle üzgün, öyle kızgın, büyük sıkıntı içerisine giriyor, dudağı
uçukluyor ve sıkıntısının bedelini 150 kişiyi ‘’işte protestocular’’ dercesine polise ihbar
ediyor. Hem de spor adına. Kendisini bir şeyler sanıp, binlerce kişinin stadlara, maçlara
alınmayacağı açıklamalarında bulunuyor.
Eeştiriye ne denli tahammül ettiğimiz, hoşgörünün neresinde olduğumuz meçhul.
Türkiye insan hakları uygulamasında çoğu Avrupa BirliğTürkiye’de demokrasi güçleniyor.
Güçlenen demokraside ıslıklara, protestolara tahammül yok.
Protestolar adeta bir milli sorun haline geliveriyor ülkenin, siyasetin gündemine oturuyor.
Birileri bundan öyle mahçup, öyle üzgün, öyle kızgın, büyük sıkıntı içerisine giriyor, dudağı
uçukluyor ve sıkıntısının bedelini 150 kişiyi ‘’işte protestocular’’ dercesine polise ihbar
ediyor. Hem de spor adına. Kendisini bir şeyler sanıp, binlerce kişinin stadlara, maçlara
alınmayacağı açıklamalarında bulunuyor.
Eeştiriye ne denli tahammül ettiğimiz, hoşgörünün neresinde olduğumuz meçhul.
Türkiye insan hakları uygulamasında çoğu Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkenin ilerisinde yer
alıyor.
İatanbul’da bir ağır ceza mahkemesi sanki ısmarlama gibi bir karar alıyor. Bu kararda
İstanbul Üniversitesi Kampüsünün bir kilometre çevresinde polise, vatandaşlara kimlik sorma
ve öğrenci olduğu anlaşılanların üzerlerini arama yetkisi veriliyor. Karar, polis tarafından
acilen uygulamaya konuluyor. Kısa bir süre sonra ‘’ülkede sıkıyönetim uygulaması mı var da,
böyle bir uygulama yapılıyor’’ şeklindeki itiraz üzerine aynı mahkeme, kararını geri alıyor.
Bir cinayet davası dört yıldır sonuca bağlanamıyor.
Cinayet, gasp gibi ağır suçlardan yargılanıp yerel mahkeme tarafından çeşitli hapis
cezalarına çarptırılmış ancak dosyaları, mahkumiyetin kesinleşmesi için Yargıtay’da
bekleyen kişiler, 2004 yılı sonlarında kabul edilip 1 Ocak 2011 ratihinde yürürlüğe giren
bir yasa gereği, tutukluluk sürelerini doldurmuş bulundukları için salıveriliyorlar. Hükümet
ile yüksek yargı birbirine giriyor, karşılıklı suçlamalarda bulunuyor, sürece muhalefet
partileri de dahil olunca yine olay milli sorun haline geliyor, gündeme oturuyor. Sonra, bu
salıverilenlerden bazıları, ani bir polis operasyonu ile yeniden gözaltına alınıyorlar.
Bazı gazeteciler, bilim adamları, sendikacılar asker sivil bürokratlar devlete karşı suç
işlemiş olabilecekleri endişesi ve gerekçesi ile gözaltına alınabiliyorlar, yargılanmaları
sonuçlanmadan yıllardır tutuklu kalabiliyorlar.
Türkiye çevreye, yeşile duyarlı ülkelerin başında geliyor.
Dünya ülkelerinin büyük çoğunluğunun büyük çoğunluğunun orman varlıkları ve alanları
azalırken, Türkiye’nin ormanları hacimsel ve alansal olarak büyüyor.
Seçimlere yaklaşok beş ay kala ‘’2B Projesi’’ yeniden gündeme geliyor. Yaklaşık 250 bin
hektar (2.500.000.000 m2) orman vasfı kalmamış olduğuna karar verilen orman arazisi
satışa çıkarılıyor.
Yetkili ağızlardan yapılan açıklamalara göre öncelikle İstanbul, Antalya, İzmir, Muğla illerdeki
çok para getirecek araziler satışa sunulacak, az para getirecek olan Orta Anadolu, Kardeniz
gibi bölgelerdeki arazilerin satışları sonraya bırakılacak. Yapılan yorumlara göre ünlüler ve
bir kısım paralılar şimdiden sıraya girmiş, tapu heyecanı yaşıyorlarmış.
Tasarı hazır, Bakanlar Kurulunun ilk toplantısında imzaya açılacak.
Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporunu kim gördü, kim biliyor?
Türkiye ekonomisi büyüyor.
Türkiye, dünyanın en büyükleri arasında yer alan ve en güvenilir ekonomilerinden birine
sahip.
Son sekiz yılda Türkiye’ye yatırım yapacak ne kadar yabancı sermaye girmiş, bilen var mı?
Yapılan yatırımları gören var mı? Bu yatırımlardan geçim sağlayan var mı? Ama bu süre
içerisinde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)’ye giren para ile dövize yatırılan yabancı
para 100 miltar doların üzerinde. Faiz alıp gidiyorlar, Kağıt satıp gidiyorlar.
Son bir yılda Türkiye’de otomobil satışları tavan yaptı; ithal otomobile ilgi arttı. Üretildikleri
yerlerde satılamayan otomobiller Türkiye’ye gönderiliyor ve iki misli fiyatla satılıyor.
Enflasyon düşüyor.
Emekli, dar gelirli işçi – memur markete pazara gezinti için, seyir için, zaman geçirmek için
gidebiliyor ancak. Gidiyor, bir şey alamadan gözleri arkada geri geliyor.
Ücretler sabit kalırken tezgah fiyatları sürekli artıyor.
Satış yapamayan esnaf kan ağlıyor.
İşadamları fabrikalarını söküyor Mısır, Bulgaristan, Romanya gibi ülkelere taşıyor.
Milli gelir artıyor.
Gayrı Safi Milli Hasıla (GSMH) kişi başı 10 bin ABD Dolarını aşıyor.
Samsun’da ise 2 buçuk aylık bir bebek açlıktan ölüyor.Türkiye’de demokrasi güçleniyor.
Güçlenen demokraside ıslıklara, protestolara tahammül yok.
Protestolar adeta bir milli sorun haline geliveriyor ülkenin, siyasetin gündemine oturuyor.
Birileri bundan öyle mahçup, öyle üzgün, öyle kızgın, büyük sıkıntı içerisine giriyor, dudağı
uçukluyor ve sıkıntısının bedelini 150 kişiyi ‘’işte protestocular’’ dercesine polise ihbar
ediyor. Hem de spor adına. Kendisini bir şeyler sanıp, binlerce kişinin stadlara, maçlara
alınmayacağı açıklamalarında bulunuyor.
Eeştiriye ne denli tahammül ettiğimiz, hoşgörünün neresinde olduğumuz meçhul.
Türkiye insan hakları uygulamasında çoğu Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkenin ilerisinde yer
alıyor.
İatanbul’da bir ağır ceza mahkemesi sanki ısmarlama gibi bir karar alıyor. Bu kararda
İstanbul Üniversitesi Kampüsünün bir kilometre çevresinde polise, vatandaşlara kimlik sorma
ve öğrenci olduğu anlaşılanların üzerlerini arama yetkisi veriliyor. Karar, polis tarafından
acilen uygulamaya konuluyor. Kısa bir süre sonra ‘’ülkede sıkıyönetim uygulaması mı var da,
böyle bir uygulama yapılıyor’’ şeklindeki itiraz üzerine aynı mahkeme, kararını geri alıyor.
Bir cinayet davası dört yıldır sonuca bağlanamıyor.
Cinayet, gasp gibi ağır suçlardan yargılanıp yerel mahkeme tarafından çeşitli hapis
cezalarına çarptırılmış ancak dosyaları, mahkumiyetin kesinleşmesi için Yargıtay’da
bekleyen kişiler, 2004 yılı sonlarında kabul edilip 1 Ocak 2011 ratihinde yürürlüğe giren
bir yasa gereği, tutukluluk sürelerini doldurmuş bulundukları için salıveriliyorlar. Hükümet
ile yüksek yargı birbirine giriyor, karşılıklı suçlamalarda bulunuyor, sürece muhalefet
partileri de dahil olunca yine olay milli sorun haline geliyor, gündeme oturuyor. Sonra, bu
salıverilenlerden bazıları, ani bir polis operasyonu ile yeniden gözaltına alınıyorlar.
Bazı gazeteciler, bilim adamları, sendikacılar asker sivil bürokratlar devlete karşı suç
işlemiş olabilecekleri endişesi ve gerekçesi ile gözaltına alınabiliyorlar, yargılanmaları
sonuçlanmadan yıllardır tutuklu kalabiliyorlar.
Türkiye çevreye, yeşile duyarlı ülkelerin başında geliyor.
Dünya ülkelerinin büyük çoğunluğunun büyük çoğunluğunun orman varlıkları ve alanları
azalırken, Türkiye’nin ormanları hacimsel ve alansal olarak büyüyor.
Seçimlere yaklaşok beş ay kala ‘’2B Projesi’’ yeniden gündeme geliyor. Yaklaşık 250 bin
hektar (2.500.000.000 m2) orman vasfı kalmamış olduğuna karar verilen orman arazisi
satışa çıkarılıyor.
Yetkili ağızlardan yapılan açıklamalara göre öncelikle İstanbul, Antalya, İzmir, Muğla illerdeki
çok para getirecek araziler satışa sunulacak, az para getirecek olan Orta Anadolu, Kardeniz
gibi bölgelerdeki arazilerin satışları sonraya bırakılacak. Yapılan yorumlara göre ünlüler ve
bir kısım paralılar şimdiden sıraya girmiş, tapu heyecanı yaşıyorlarmış.
Tasarı hazır, Bakanlar Kurulunun ilk toplantısında imzaya açılacak.
Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporunu kim gördü, kim biliyor?
Türkiye ekonomisi büyüyor.
Türkiye, dünyanın en büyükleri arasında yer alan ve en güvenilir ekonomilerinden birine
sahip.
Son sekiz yılda Türkiye’ye yatırım yapacak ne kadar yabancı sermaye girmiş, bilen var mı?
Yapılan yatırımları gören var mı? Bu yatırımlardan geçim sağlayan var mı? Ama bu süre
içerisinde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)’ye giren para ile dövize yatırılan yabancı
para 100 miltar doların üzerinde. Faiz alıp gidiyorlar, Kağıt satıp gidiyorlar.
Son bir yılda Türkiye’de otomobil satışları tavan yaptı; ithal otomobile ilgi arttı. Üretildikleri
yerlerde satılamayan otomobiller Türkiye’ye gönderiliyor ve iki misli fiyatla satılıyor.
Enflasyon düşüyor.
Emekli, dar gelirli işçi – memur markete pazara gezinti için, seyir için, zaman geçirmek için
gidebiliyor ancak. Gidiyor, bir şey alamadan gözleri arkada geri geliyor.
Ücretler sabit kalırken tezgah fiyatları sürekli artıyor.
Satış yapamayan esnaf kan ağlıyor.
İşadamları fabrikalarını söküyor Mısır, Bulgaristan, Romanya gibi ülkelere taşıyor.
Milli gelir artıyor.
Gayrı Safi Milli Hasıla (GSMH) kişi başı 10 bin ABD Dolarını aşıyor.
Samsun’da ise 2 buçuk aylık bir bebek açlıktan ölüyor.Türkiye’de demokrasi güçleniyor.
Güçlenen demokraside ıslıklara, protestolara tahammül yok.
Protestolar adeta bir milli sorun haline geliveriyor ülkenin, siyasetin gündemine oturuyor.
Birileri bundan öyle mahçup, öyle üzgün, öyle kızgın, büyük sıkıntı içerisine giriyor, dudağı
uçukluyor ve sıkıntısının bedelini 150 kişiyi ‘’işte protestocular’’ dercesine polise ihbar
ediyor. Hem de spor adına. Kendisini bir şeyler sanıp, binlerce kişinin stadlara, maçlara
alınmayacağı açıklamalarında bulunuyor.
Eeştiriye ne denli tahammül ettiğimiz, hoşgörünün neresinde olduğumuz meçhul.
Türkiye insan hakları uygulamasında çoğu Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkenin ilerisinde yer
alıyor.
İatanbul’da bir ağır ceza mahkemesi sanki ısmarlama gibi bir karar alıyor. Bu kararda
İstanbul Üniversitesi Kampüsünün bir kilometre çevresinde polise, vatandaşlara kimlik sorma
ve öğrenci olduğu anlaşılanların üzerlerini arama yetkisi veriliyor. Karar, polis tarafından
acilen uygulamaya konuluyor. Kısa bir süre sonra ‘’ülkede sıkıyönetim uygulaması mı var da,
böyle bir uygulama yapılıyor’’ şeklindeki itiraz üzerine aynı mahkeme, kararını geri alıyor.
Bir cinayet davası dört yıldır sonuca bağlanamıyor.
Cinayet, gasp gibi ağır suçlardan yargılanıp yerel mahkeme tarafından çeşitli hapis
cezalarına çarptırılmış ancak dosyaları, mahkumiyetin kesinleşmesi için Yargıtay’da
bekleyen kişiler, 2004 yılı sonlarında kabul edilip 1 Ocak 2011 ratihinde yürürlüğe giren
bir yasa gereği, tutukluluk sürelerini doldurmuş bulundukları için salıveriliyorlar. Hükümet
ile yüksek yargı birbirine giriyor, karşılıklı suçlamalarda bulunuyor, sürece muhalefet
partileri de dahil olunca yine olay milli sorun haline geliyor, gündeme oturuyor. Sonra, bu
salıverilenlerden bazıları, ani bir polis operasyonu ile yeniden gözaltına alınıyorlar.
Bazı gazeteciler, bilim adamları, sendikacılar asker sivil bürokratlar devlete karşı suç
işlemiş olabilecekleri endişesi ve gerekçesi ile gözaltına alınabiliyorlar, yargılanmaları
sonuçlanmadan yıllardır tutuklu kalabiliyorlar.
Türkiye çevreye, yeşile duyarlı ülkelerin başında geliyor.
Dünya ülkelerinin büyük çoğunluğunun büyük çoğunluğunun orman varlıkları ve alanları
azalırken, Türkiye’nin ormanları hacimsel ve alansal olarak büyüyor.
Seçimlere yaklaşok beş ay kala ‘’2B Projesi’’ yeniden gündeme geliyor. Yaklaşık 250 bin
hektar (2.500.000.000 m2) orman vasfı kalmamış olduğuna karar verilen orman arazisi
satışa çıkarılıyor.
Yetkili ağızlardan yapılan açıklamalara göre öncelikle İstanbul, Antalya, İzmir, Muğla illerdeki
çok para getirecek araziler satışa sunulacak, az para getirecek olan Orta Anadolu, Kardeniz
gibi bölgelerdeki arazilerin satışları sonraya bırakılacak. Yapılan yorumlara göre ünlüler ve
bir kısım paralılar şimdiden sıraya girmiş, tapu heyecanı yaşıyorlarmış.
Tasarı hazır, Bakanlar Kurulunun ilk toplantısında imzaya açılacak.
Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporunu kim gördü, kim biliyor?
Türkiye ekonomisi büyüyor.
Türkiye, dünyanın en büyükleri arasında yer alan ve en güvenilir ekonomilerinden birine
sahip.
Son sekiz yılda Türkiye’ye yatırım yapacak ne kadar yabancı sermaye girmiş, bilen var mı?
Yapılan yatırımları gören var mı? Bu yatırımlardan geçim sağlayan var mı? Ama bu süre
içerisinde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)’ye giren para ile dövize yatırılan yabancı
para 100 miltar doların üzerinde. Faiz alıp gidiyorlar, Kağıt satıp gidiyorlar.
Son bir yılda Türkiye’de otomobil satışları tavan yaptı; ithal otomobile ilgi arttı. Üretildikleri
yerlerde satılamayan otomobiller Türkiye’ye gönderiliyor ve iki misli fiyatla satılıyor.
Enflasyon düşüyor.
Emekli, dar gelirli işçi – memur markete pazara gezinti için, seyir için, zaman geçirmek için
gidebiliyor ancak. Gidiyor, bir şey alamadan gözleri arkada geri geliyor.
Ücretler sabit kalırken tezgah fiyatları sürekli artıyor.
Satış yapamayan esnaf kan ağlıyor.
İşadamları fabrikalarını söküyor Mısır, Bulgaristan, Romanya gibi ülkelere taşıyor.
Milli gelir artıyor.
Gayrı Safi Milli Hasıla (GSMH) kişi başı 10 bin ABD Dolarını aşıyor.
Samsun’da ise 2 buçuk aylık bir bebek açlıktan ölüyor.i (AB) üyesi ülkenin ilerisinde yer
alıyor.
İatanbul’da bir ağır ceza mahkemesi sanki ısmarlama gibi bir karar alıyor. Bu kararda
İstanbul Üniversitesi Kampüsünün bir kilometre çevresinde polise, vatandaşlara kimlik sorma
ve öğrenci olduğu anlaşılanların üzerlerini arama yetkisi veriliyor. Karar, polis tarafından
acilen uygulamaya konuluyor. Kısa bir süre sonra ‘’ülkede sıkıyönetim uygulaması mı var da,
böyle bir uygulama yapılıyor’’ şeklindeki itiraz üzerine aynı mahkeme, kararını geri alıyor.
Bir cinayet davası dört yıldır sonuca bağlanamıyor.
Cinayet, gasp gibi ağır suçlardan yargılanıp yerel mahkeme tarafından çeşitli hapis
cezalarına çarptırılmış ancak dosyaları, mahkumiyetin kesinleşmesi için Yargıtay’da
bekleyen kişiler, 2004 yılı sonlarında kabul edilip 1 Ocak 2011 ratihinde yürürlüğe giren
bir yasa gereği, tutukluluk sürelerini doldurmuş bulundukları için salıveriliyorlar. Hükümet
ile yüksek yargı birbirine giriyor, karşılıklı suçlamalarda bulunuyor, sürece muhalefet
partileri de dahil olunca yine olay milli sorun haline geliyor, gündeme oturuyor. Sonra, bu
salıverilenlerden bazıları, ani bir polis operasyonu ile yeniden gözaltına alınıyorlar.
Bazı gazeteciler, bilim adamları, sendikacılar asker sivil bürokratlar devlete karşı suç
işlemiş olabilecekleri endişesi ve gerekçesi ile gözaltına alınabiliyorlar, yargılanmaları
sonuçlanmadan yıllardır tutuklu kalabiliyorlar.
Türkiye çevreye, yeşile duyarlı ülkelerin başında geliyor.
Dünya ülkelerinin büyük çoğunluğunun büyük çoğunluğunun orman varlıkları ve alanları
azalırken, Türkiye’nin ormanları hacimsel ve alansal olarak büyüyor.
Seçimlere yaklaşok beş ay kala ‘’2B Projesi’’ yeniden gündeme geliyor. Yaklaşık 250 bin
hektar (2.500.000.000 m2) orman vasfı kalmamış olduğuna karar verilen orman arazisi
satışa çıkarılıyor.
Yetkili ağızlardan yapılan açıklamalara göre öncelikle İstanbul, Antalya, İzmir, Muğla illerdeki
çok para getirecek araziler satışa sunulacak, az para getirecek olan Orta Anadolu, Kardeniz
gibi bölgelerdeki arazilerin satışları sonraya bırakılacak. Yapılan yorumlara göre ünlüler ve
bir kısım paralılar şimdiden sıraya girmiş, tapu heyecanı yaşıyorlarmış.
Tasarı hazır, Bakanlar Kurulunun ilk toplantısında imzaya açılacak.
Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporunu kim gördü, kim biliyor?
Türkiye ekonomisi büyüyor.
Türkiye, dünyanın en büyükleri arasında yer alan ve en güvenilir ekonomilerinden birine
sahip.
Son sekiz yılda Türkiye’ye yatırım yapacak ne kadar yabancı sermaye girmiş, bilen var mı?
Yapılan yatırımları gören var mı? Bu yatırımlardan geçim sağlayan var mı? Ama bu süre
içerisinde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)’ye giren para ile dövize yatırılan yabancı
para 100 miltar doların üzerinde. Faiz alıp gidiyorlar, Kağıt satıp gidiyorlar.
Son bir yılda Türkiye’de otomobil satışları tavan yaptı; ithal otomobile ilgi arttı. Üretildikleri
yerlerde satılamayan otomobiller Türkiye’ye gönderiliyor ve iki misli fiyatla satılıyor.
Enflasyon düşüyor.
Emekli, dar gelirli işçi – memur markete pazara gezinti için, seyir için, zaman geçirmek için
gidebiliyor ancak. Gidiyor, bir şey alamadan gözleri arkada geri geliyor.
Ücretler sabit kalırken tezgah fiyatları sürekli artıyor.
Satış yapamayan esnaf kan ağlıyor.
İşadamları fabrikalarını söküyor Mısır, Bulgaristan, Romanya gibi ülkelere taşıyor.
Milli gelir artıyor.
Gayrı Safi Milli Hasıla (GSMH) kişi başı 10 bin ABD Dolarını aşıyor.
Samsun’da ise 2 buçuk aylık bir bebek açlıktan ölüyor.


Dr.Hasan F.TÜRKEL
Genel Başkan Yardımcısı

Dr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 5.2.2011
 
Eklenen Yorumlar 
Dr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd Yazıları
BAŞÖĞRETMEN ATATÜRKDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 3.3.2012 Devamı
ATATÜRK'ÜN YAŞIDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 18.2.2012 Devamı
KÜRTÇE EĞİTİM ÜZERİNEDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 3.2.2012 Devamı
TABİATDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 27.1.2012 Devamı
SEVGİ ve BARIŞ ANITIDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 24.12.2011 Devamı
A'dan Z'ye DERSİM OLAYIDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 4.12.2011 Devamı
BİLMEYENLER İÇİN ADNAN MENDERESDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 4.1.2011 Devamı
BAŞÖĞRETMEN ATATÜRKDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 23.11.2010 Devamı
ATATÜRK’ÜN YAŞI?Dr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 9.11.2010 Devamı
BİTLİ ŞİİRDr.HASAN TÜRKEL- Gn.Bşk.Yrd [ 8.11.2010 Devamı
Sayfalar : 1  

 

 

 
İçimizden

BİZE YAZIN

Her Hakkı Saklıdır. DOĞRU YOL PARTİSİ© 2010 Tasarım : Linear Yazılım

LİNEAR YAZILIM