Doğru Yol Partisi

         Genel Başkan Çetin Özaçıkgöz 2011 Genel Seçimlerinden önce YSK'ya müracaat etmiş "YSK, seçim döneminde eşit yayın yayınlanması konusunda sadece TRT'yi murakabesi altına aldığı, ancak günümüzde yüzlerce özel TV kanalı olduğu ve YSK'nın bu özel TV kanallarını da murakabesi altına alması gerektiğini, özel TV kanallarının eşitlik ilkesine uyup uymadığının YSK'ca kontrol edilmesi gerektiğini" talep etmişti.
        Genel Başkan Çetin Özaçıkgöz'ün talebi YSK'nca değerlendirilerek kabul edilmiş, karar içtihat haline gelmiştir.
        Genel Başkan Çetin Özaçıkgöz 2015 seçimleri içinde "YSK'nun, eşitlik ilkesi gereği mitingleri, ilan panolarını, billboardları partilerin eşit kullanması için tarihlerine kadar belirlediğini ancak TBMM'de bulunan 3 parti dışında bu ilan panoları ve miting alanlarını hiçbir partinin kullanamadığını, gerçek eşitlik için seçime giren diğer partilerin de hazine yardımı alması gerektiğini" belirterek YSK'na resmi müracaat yaptı.
        Genel Başkan Av.Çetin Özaçıkgöz'ün YSK'ye verdiği dilekçe :

KONU : Anayasanın ve Kanunların kendisine verdiği hakkı ve yetkiyi kullanarak YSK’nun ödenek istemesi ve seçime giren partilere maddi yardımı bizzat yapması talebi.

Bilindiği üzere hukukun kaynakları sadece parlamento kararları ve çıkarttığı kanunlar değildir. Bunun yanında yargı kararları, doktrin ve örf-adetler de hukukun kaynakları arasındadır.

YSK almış olduğu yargı ve idari kararlar ile ideal hukuku geliştirirken çağın gerektirdiği demokrasinin yerleşmesine de katkıda bulunur.

Anayasamız siyasi partilere hazine yardımı yapılması prensibini ortaya koymuştur. Parlamentoda bulunan siyasi partiler ayırımı yapmamıştır. Siyasi Partilere devletçe yardım yapılır demiştir. Ancak Parlamento, çıkartmış olduğu kanunla parlamento dışında bulunan partileri yok olarak kabul etmiştir. Bu kanun noksandır, hatta Anayasa’ya aykırıdır. Anayasaya aykırı olan bahis konusu kanunun iptali için de, Anayasa Mahkemesine müracaat edilmemiştir. Parlamentodaki partilerin ne böyle bir müracaatta bulunacaklarına ne de kanunu değiştireceklerine inanmıyoruz.

1-) 2011 Genel Milletvekilliği seçimi arifesinde YSK’ya yapmış olduğum müracaat kurulunuz tarafından kabul edilerek Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Kurulunuza yapmış olduğum müracaatta “YSK’nun seçim dönemlerinde siyasi partiler yönünden tarafsız yayını sağlamak için sadece TRT üzerinde murakabe hakkını kullandığını, özel televizyonlara karışmadığını, günümüzde şartların değiştiğini, YSK’nun özel televizyonları da murakabesi altına alması gerektiğini” ifade etmiştim. İlgili kanunlarda sadece TRT murakabeniz altında olmasına ve özel televizyonların kanunda bahsedilmemiş olmasına rağmen kurulunuz bu talebimizi haklı bularak özel televizyonları da kontrol kapsamına almıştır. YSK’nun 3 Mart 2015 tarihli kararı da buna dayanmaktadır.

2-) Kanunda YSK’nun jeneratör ihtiyacını karşılaması gibi bir hüküm olmamasına rağmen YSK bu ihtiyacı da karşılamıştır.

3) Seçim döneminde YSK kontrolündeki il-ilçe seçim kurulları, illerde bulunan ilan panolarından partilerin eşit faydalanması için takvimler hazırlamakta, bu ilan panolarından partilerin eşit faydalanması amaçlanmaktadır. YSK burada Anayasa’da yazılı olan eşitlik prensibini uygulamaya çalışmaktadır. Ancak bu husus sembolik yapılmaktadır. Zira bu ilan panoları ücretlidir ve her seçim döneminde olduğu gibi bu dönemde bu panolardan sadece hazine yardımı alabilen 3 parti faydalanacaktır. Yani il-ilçe seçim kurulları ilan panolarından partilerin eşit faydalanabilmeleri için boşuna takvim hazırlamakta, boşuna partilerle yazışma yapmaktadır.

4-) YSK yine televizyon reklamlarında da partilerin eşit reklam yapabilmeleri için kararlar almakta, bu kararları RTÜK ve Medya kuruluşlarına göndererek yaptırım uygulamaktadır. Ancak bu yaptırımlar da havada kalmaktadır. Çünkü bu reklamlar da paralıdır ve sadece hazine yardımı alabilen 3 partinin reklamları yayınlanmaktadır.

Açıklamaya çalıştığımız üzere; partilerin gerçek eşitlik prensibine göre seçimlere girebilmeleri için, YSK’nun Anayasadan aldığı görev ve yetkiyi kullanarak seçime giren partilere devlet yardımı konusunda karar vermesi gerekmektedir. İzah edildiği üzere bu kararı TBMM veremez. Zaten hazine yardımı alan 3 partinin, rakiplerine de hazine yardımı verilmesi yönünde karar alması hayatın olağan akışına aykırıdır.

Anayasa ve ilgili kanunlar YSK’na seçimlerin hakka, hukuka, adalete, demokrasiye, eşitlik prensibine uygun ve güvenlik içinde yapılabilmesi için her türlü hak, yetki ve görevi vermiştir. İlgili kanun YSK’na sınırlı sayıda, tek tek belirterek hak, yetki ve görev vermiş değildir. Yani YSK geniş kapsamlı yetkiler ile donatılmıştır. Bu durum karşısında YSK’nun ilgili kanuna göre değil, Anayasanın amir hükmüne göre hareket etmesi gerekmektedir. Çünkü Anayasa partilere hazine yardımını emretmektedir. Parlamentoda bulunan güç sahibi partiler hazini yardımını sadece kendilerine ayırmak suretiyle, Anayasayı yıllardır ihlal etmişlerdir. Güç sahibi olmalarının gerçek sebebi de bu hazine yardımıdır.

Hazine yardımı olmadan partilerin eşit şartlarda TV reklamı verebilmesi, ilan panosu kiralaması, miting yapabilmesi mümkün değildir. YSK’nun başlıca görevi de bu eşitliği sağlamaktır. Anayasa ve Kanunlarda da “YSK BU EŞİTLİĞİ SAĞLAMAK İÇİN BÜTÜN TEDBİRLERİ ALIR” demektedir.

Yakın zaman kadar yargı kararlarında, ihtiyaca uygunluk aranmazdı. Son dönemlerde hukukun gelişmesiyle özellikle idari kararlarda yargımız ihtiyaca uygunluk kriterlerini göz önünde bulundurmaya başlamıştır.

Seçime giren parlamentodaki partilere az da olsa bir miktar para yardımı hiçbir işe yaramadan çar-çur mu olacaktır? Biz bu soruya “hayır çar-çur olmayacaktır” diye cevap veriyoruz. Çünkü burada sadece tek bir projemizin kamuoyuna duyurulmasını sağlayacak olan bahis konusu parasal yardım sayesinde, 11 milyon emeklimiz refaha kavuşacaktır.

Projemizde, 1000 TL’lik emekli maaşı ile pencerenin önünde oturup azraili bekleyen emeklilerimizi, 80 yaşında her yaz tatilini yurt dışında geçiren Avrupalı emeklilerin hayat standartına kavuşturacağımızı söylüyoruz. Devletin emeklilere az aylık vermesi SGK’nun gelirlerinin dar olmasından kaynaklanmaktadır. Çalışanlardan yapılan kesintiler SGK havuzunda toplanmakta bu da şu veya bu bankaya yıllık %4’lük faizle yatırılmaktadır. %4’lük getiri ile emeklilerin yüzünün gülmesi, mutlu olması mümkün değildir. Biz SGK bankasını kurarak yıllık getiriyi %4’den %30-35’lere çıkaracağız. Zira bankalar %30’un altında kar etmezler. Bu suretle emeklilerin aylıkları hızla yükselecek Avrupalı emeklilerin hayat seviyesi yakalanacaktır.

Maddi imkansızlıktan bunu ve diğer projelerimizi kamuoyuna duyuramıyoruz. Bu projemiz kamuoyuna malolunca hangi parti iktidar olursa olsun, bunu hayata geçirmek zorunda kalacaktır.

NETİCE : YSK’nun Anayasadan kaynaklanan yetkisini kullanarak, seçimlerin partiler arasında mutlak eşitlik değil ama nisbi eşitlik içinde yapılmasını sağlamak için, bir an önce ek ödenek isteyerek seçime giren partilere maddi yardım yapmak suretiyle tarihi bir karara imza atmasını saygılarımla arz ve talep ederim.