Doğru Yol Partisi
  Son Dakika :   
 
 
 
ANASAYFA
GENEL BAŞKAN
VİDEOLARI
DANIŞMANLARI
PARTİ KURUCULARI
BAŞKANLIK DİVANI
GENEL İDARE KURULU
MKYK
Y.HAYSİYET DİVANI
İL BAŞKANLARI
İLÇE BAŞKANLARI
RESİMLER ve LOGO
TÜZÜK
PROGRAM
ZİYARETÇİ DEFTERİ
İLETİŞİM





< - Ziyaretçi Defterine Geri Dön Ziyaretçi Defterine Yazmak İçin Tıklayın

Gönderen :  serdar tekin
Tarih :  29.10.2010
Konu :  dyp neden farklı

İleti :  YP NEDEN FARKLI...

Siyasal partiler, demokratik siyasi hayatımızın vazgeçilmez unsurlarıdır. Partiler belirli yasal kurallar çerçevesinde kurulur ve yönetilirler. Aynı yasal kurallara tabi olmalarına rağmen ülke yönetimine talip olan siyasi partilerin tüzük , program ve amaçları nazara alındığında birbirlerinden farklı olduğu, sosyal, siyasal, ekonomik ve hatta ideollojik olarak sorunlara farklı çözümler ürettikleri bilinen bir husustur. Ülkemizde halen altmışın üzerinde siyasi parti faaliyettedir. Yani her bir parti halka farklı bir program, farklı bir reçete sunmaktadır. Halkımız bu kadar çok alternatif arasından acaba hangi gerekçelerle hangi partiye yetki verecek, hangi reçeteyi seçecektir? Öte yandan bu partiler yelpazesinde DYP'nin yeri nedir? Partimizi diğer partilerden ayıran özellikler nelerdir? Hangi misyonu üstlenmiştir? Bu sorulara verilecek cevaplar , partimizin tanıtımı ve kamu oyunun aydınlatılması açısından kanımızca son derece önemlidir.

Bizce ; DYP'yi yi diğer partilerden ayıran en önemli özellik onun DP misyonundan geliyor olmasıdır. DYP'yi anlamak için önce DP'yi ve onun misyonunu iyi anlamak gerekmektedir. Bu amaçla Türkiye demokrasi tarihine , tek partili şeflik düzeninden çok partili döneme geçtiğimiz yıllara , yaklaşık altmış yıl öncesine kısaca bir göz atalım.

II. Dünya Savaşı sonrasında dikta ile yönetilen ülkelerde diktatörlerin sonunun geldiğini görmekteyiz. Gerçekten savaş sonrasında Dünya'da dikta ile yönetilen ülkelerde rejim değişiklikleri gerçekleşmiştir. Dinamik bir rejim olmadığı suçlamasıyla beğenilmeyen demokrasi , savaş sonrası yeni dünya düzeninde aranılır ve vazgeçilmez bir idare şekli haline gelmiştir.Kaçınılmaz olarak Dünya'daki bu değişim Türkiye'yi de etkilemiş ; İnönü ve yakın çevresi ”kontrol edilebilir muhalefet” yaklaşımıyla çok partili hayata yeşil ışık yakmışlardır. CHP'de demokratikleşme isteyen ve tarihe Dörtlü Takrir olarak geçen önergeden sonra bu önergeyi hazırlayan Celal Bayar, Refik Koraltan,Fuad Köprülü ve Adnan Menderes 7 Ocak 1946 da DP'yi kurarlar. Milli Şef rejiminden yılmış ve yorulmuş çıkan halk bir anda kurulan bu yeni partiye olağan üstü bir ilgi gösterir.Halkın bu ilgisinden ürken CHP seçimleri öne alarak ve tarihe hileli seçimler olarak geçen 1946 seçimlerinden sonra tekrar iktidar olur isede iktidarını ancak 1950 yılına kadar sürdürebilmiştir. Bu tarihten sonra ise DP iktidara gelecek ve on yıl sürecek iktidarı döneminde gerek ekonomi ve gerekse demokrasi kazanımları açısından azımsanmayacak gelişmelere damgasını vuracaktır. DP, tek parti otokrasisine karşı yükselen tepki sonucu doğmuştur.Bunun doğal sonucu olarak DP milli şeflik ve tek adamlık döneminin tabii sonucu olan baskıcı yönetimi ortadan kaldırmak üzere çeşitli uygulamalara yöneldi. Kişi hak ve özgürlüklerine saygıyı esas aldı. Demokrasinin sadece elit sınıfa ait olmadığı, halkında demokrasiden pay alması gerektiği düşüncesi icraata yansıdı. O döneme kadar askeri ve sivil bürokrasi siyaseti belirlerken köylünün para ile tanışması sonucu ve ekonomik olarak güçlenmesi ile birlikte elit olmayan halk kesimide giderek ülke yönetiminde söz sahibi olmaya başladı. Gerek sermayenin ve gerekse köylünün siyaset üzerindeki etkisi giderek arttı. İşte bu demokrasinin tabana yayılması hedefi DP misyonunun en önemli iki ayağından birincisidir.

DP misyonunun ikinci ayağı ise ekonomik kalkınmadır. DP, bir yandan sosyal ve siyasal hayatta demokrasiyi geliştirir ve özgürlükleri arttırır iken diğer yandanda ekonomik alanda da özgürlükçülüğü seçmiş ve liberal ekonomi modelini uygulamaya koymuştu. DP hükümeti, özel sektörün gelişmesi,Anadolu'da ticaret ve sanayi burjuvasisinin doğması için çaba gösterdi. Karayollarına verilen önem sayesinde mübadele aracı maldan paraya dönüşüyordu. Köylerin kasabalara ya da kentlere olan bağlantısı köylünün ürününü pazarda sergilemesini sağlıyor, bu da parayla tanışması sonucunu doğuruyordu.Para Sümerbank'tan pazen alınması,basma alınması, pabuç alınması demekti.Para kaliteli tohum,gübre hatta traktör demekti.Para köylünün kenti keşfetmesi demekti.Köylünün pazara kavuşması, uygulanan tarım politikaları sonucu , bir süre sonra, köylü artık çiftçi olmuştu. Her alanda kalkınma başlamış ve ülke adeta dev bir şantiyeye dönmüştü.DP'nin bu dönemi, köyün kente yürüyüşü olarak özetlenebilir.DP'nin iktidarı döneminde şu ekonomik başarılar gerçekleştirilmişitr:(*)Türkiye’nin Milli Geliri 1950 yılında cari fiyatlarla 10 milyar 384 milyon TL iken, bu sayı 1960’da 48 milyar 963 milyon TL oldu (Sabit fiyatlarla 29 milyardan 50 milyara yükseldi). Para arzı 1 milyar 3 milyon liradan 4 milyar 586 milyona, ihracat 263 milyon dolardan 321 milyona yükselirken ithalat 286 milyon dolardan 468 milyon dolara çıktı. Kamu yatırımları 1950’de 327 milyon lira iken 1960’da 4 milyar 30 milyona yükseldi. Özel yatırımlar ise 673 milyon liradan 3 milyar 749 milyon liraya çıktı. Kamu sektörüne ait genel sağlık kurumlarında yatak adedi 1950’de 11.637 iken bu sayı 1960 yılında 42.814’e yükseldi. 1960 bütçesinde Milli Eğitime ayrılan tahsisat, 1950 yılından % 470.7 fazladır. Ayrıca ilkokul sayısı 12.511’den 22.011’e, ilkokul öğretmeni sayısı da 33.844’den 53.174’e yükseldi. Ortaokullar 343 iken 688, liseler de 59 iken 138’e çıktı. 1950 yılında 76.931 olan ortaöğretim öğretmenlerinin sayısı 1960 yılında 306.851 idi. 1950 yılında Ankara, İstanbul ve İstanbul Teknik Üniversiteleri vardı. 1950-60 arasında dört üniversite daha kuruldu. 1950’de yüksek öğrenimde 24.919 öğrenci varken, öğrenci sayısı 1960 yılında 56.718’e yükseldi. 1950’de 14 milyon 542 bin hektar olan ekim alanları, 1960 yılında 25 milyon hektara yaklaşmıştı. Tarımda modernizasyonla birlikte (traktör sayısı 10 yılda 16.585’ten 42.135’e yükselirken, gübre kullanımı 10 yılda 4 kat arttı) Türk tarımı altın devrini yaşadı. Buğday üretimi 4 milyon tondan 8.5 milyon tona, pancar üretimi 850 bin tondan 4.5 milyon tona, pamuk üretimi de 120 tondan 180 tona yükseldi. Bu gelişme, tahılı muhafaza ve onun ihraç pazarlarına sevkini kolaylaştıracak tesislere olan ihtiyacı da arttırdığından yeni silolar ve hububat depoları inşası programını ortaya çıkardı. DP döneminde 14 betonarme silo, 70 çelik silo, 390 çelik depo ve kagir ambar inşa edilerek hizmete alındı. DP döneminde o güne kadar boş akan sular değerlendirildi, kurak toprakları nemalandıracak ve enerji üretecek birer kaynak haline getirildi. DP iktidarı 19 büyük baraj inşasını programa aldı ve bunların büyük bir kısmını gerçekleştirdi: Sarıyer, Seyhan, Ayrancı, Sille, Kemer, Demirköprü, Samsa ve Hirfanlı Barajları DP iktidarı döneminde tamamlanarak faaliyete geçti. Mamasun, May, Apa ve Altınapa Barajları’nda 1960 yılında; Kesikköprü, Almus, Sarımsaklı, Selevir, Seyitler ve İbrala Barajları’nda da 27 Mayıs Darbesi’nden birkaç yıl sonra üretim başladı. 1950’de barajlardaki toplanan su hacmi 157 milyon m³ iken, 1959’da kapasite 80 kat artarak 13 milyar m³ seviyesine ulaştı. Sulanan arazi de 547 bin dönümden 1 milyon 521 bin dönüme çıktı. Türkiye 1950-60 yılları arasında elektrik enerjisi üretiminde büyük hamle yaptı. 1950 yılında 737 milyon kw saat olan enerji üretimi, 1960 yılında 2 milyar 815 milyon kw saate yükseldi. Taşkömürü üretimi 4 milyon tondan 6 milyon 550 bin tona; linyit üretimi de 957 bin tondan 2 milyon 602 bin tona yükseldi. Yıllık kapasitesi 300 bin ton olan Batman Rafinerisi’nin kapasitesi 700 bin tona yükselirken, Mersin’de 3 milyon 250 bin ton kapasiteli, İzmit’te ise 1 milyon ton kapasiteli iki büyük rafinerinin temelleri atıldı. Endüstri on yılda 9 kat büyüdü. Ayrıca özel sektör teşvik edildi. Yünlü ve pamuklu sanayide iğ sayısı 290 bin iken 1958 sonunda bu sayı 1 milyona yükseldi. Mevcut tezgah sayısı 6.316’dan 18.257’ye çıktı. Tekstil sanayiinde üretim miktarı 250 milyondan 785 milyona ulaştı. DP döneminde yapılan 16 yeni fabrika ve mevcut 4 fabrikanın kapasitelerinin genişletilmesi sonucu 1950’de 395 bin ton olan çimento üretimi 1960 yılında 2 milyon tona; 1962 yılında da 2 milyon 700 bin tona ulaştı. Onbir adet şeker fabrikası tamamlanarak hizmete alındı, 2 fabrika da 1961 yılında tamamlandı. 1950’de 137 bin ton olan şeker üretimi 1959 yılında 500 bin tona yükseldi. Kok, pik ve pik boru üretimleri on yıl içinde üçer kat arttı. Öte yandan çelik üretimi de % 208 oranında yükseldi. 1949 yılının 18 bin ton kağıt üretimi 1960’a gelindiğinde 63 bin tona ulaştı. 1949’da kişi başına kağıt üretimi 1 kg iken, bu sayı 1960’a gelindiğinde 6 kg oldu. Karayolları üzerine 1323 köprü yapıldı. Bu köprülerin uzunluğu 52.647 metredir. 1950-1960 arası asfalt yollar 17 bin 465 km’den 40 bin 800 km’ye yükseldi. Ayrıca DP iktidarı döneminde hedeflenen 150 bin km’lik köy yolları şebekesinin 54.670 km’lik kısmı tamamlandı. Mersin, İskenderun, Haydarpaşa, Salıpazarı, Samsun, Giresun ve Trabzon limanları yapılarak hizmete girdi.

Bu saydığımız başarıları tabiiki bu günkü sayısal değerlerle mukayese edemeyiz. Ancak o günkü şartları, ülkenin durumunu, daha paranın tedavül aracı olarak yeni yeni kullanılmaya başlandığını düşünecek olursak bunların azımsanmayacak başarılar olduğunu ifade etmek mecburiyetindeyiz.

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren devlet eliyle özel sektörün kurulması için çalışılmış olmakla birlikte DP dönemine kadar bu alanda tam anlamıyla bir başarı sağlanamamıştır. Ancak 1950 lerde başlayan kalkınma hamlesi ve bunun sonucu oluşan sermaye, 1954 den sonra siyasetin belirlenmesinde etkin bir güç olarak ortaya çıkabilmiştir. DP'nin aldığı sosyal ve ekonomik tedbirler, ülkemizde siyasi kültüre olumlu etkide bulunurken bürokratik-baskıcı devlet geleneğinin yumuşamasını ve milli bir ticaret-sanayi burjuvasisinin doğmasını sağlanmıştır. Tarım reformu,barajlar,eğitim ve ulaşım hizmetlerinin yaygınlaştırılmasının sonucu olarak siyasi yapının katı kalıpları yıkılmış ve Türkiye tarihinin en önemli değişimini yaşamıştır.Böylelikle Köylü çiftçi , amele işçi,teba ise vatandaş olmuştur. Bir başka ifade ile DP hareketi köyün kente yürüyüşüdür.

İşte yukarıda kısaca anlatıldığı gibi DP'nin misyonu, bir yandan demokrasiyi tabana yayar ve gelişirtirirken diğer yandan da ekonomik olarak kalkınmayı sağlamaktır. Kalkınma ve demokrasi bir biri ile ilintilidir. Kalkınmış bir toplumda demokrasi daha rahat işleyecektir. Bu nedenle , partimizinde hedefi, bir yandan evrensel kuralları ile demokrasiyi uygular ve geliştirirken diğer yandanda buna paralel olarak ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmektir.

Partimiz, üstlenmiş olduğu bu misyon ile ulusumuzu gelişmiş ve medeni ülkeler arasına katma çaba ve azmindedir.

 

 

 
İçimizden

BİZE YAZIN

Her Hakkı Saklıdır. DOĞRU YOL PARTİSİ© 2010 Tasarım : Linear Yazılım

LİNEAR YAZILIM